Müsaade müsaade mi ?

Bengu

New member
Müsaade Müsaade Mi? – Bir Anlık Farklılık, Bütün Bir Hayatı Değiştirebilir

Merhaba forumdaşlar, bugün sizlere bambaşka bir hikaye paylaşmak istiyorum. Sadece bir anlık bir farkındalıkla hayatlar nasıl değişebilir, birbirimize nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda ne kadar farklı bakış açıları olabileceğini göstermek istiyorum. Her birimizin içinde bir parça empati, bir parça strateji var ama bazen bu unsurlar birbiriyle çakışıyor, birbirini anlamaktan çok uzaklaşıyoruz. Herkesin farklı bir yaklaşımı ve farklı bir bakış açısı var. Gelin, size kısa bir hikaye anlatayım. Belki kendinizden bir şeyler bulursunuz.

Hikayenin Başlangıcı – Gecenin Sessizliğinde Bir Cümle

Bir akşam, Mete ve Zeynep, uzun süredir planladıkları bir hafta sonu kaçamağını gerçekleştirmek üzere yola çıktılar. İkisi de hayatın koşturmacasından ve sorumluluklardan bir nebze olsun uzaklaşmak istiyordu. Araba, geceyi sarhoş etmiş şehir ışıklarıyla aydınlanıyordu. Zeynep, direksiyonun yanındaki koltukta pencereden dışarı bakarken, Mete de yolda ilerlerken kafasında birçok şey düşünüyor, yaşadıkları hayatı bir kez daha gözden geçiriyordu. O an, Zeynep birden dikkatini çekerek, “Mete, biraz yavaşlar mısın?” dedi. Mete hafifçe gülümsedi ve hızını azalttı. Ancak Zeynep’in gözleri bir şeyler arıyordu, bir güven arayışı vardı.

Mete, sakin ve stratejik bir şekilde, “Daha hızlı gitmeliyiz, Zeynep, zaman kaybediyoruz” dedi. Zeynep ise daha derin bir iç çekişle, “Ama bu hız, bizim hızımız değil. Bizi anlaman lazım,” diyerek karşılık verdi.

Zeynep ve Mete – İki Dünyanın Çakışması

Mete, bir sorunun çözümü üzerine düşünen, her zaman mantıklı ve akılcı davranan bir adamdı. Onun için her şey bir problem, her şey bir çözüm gerektiren bir meseleydi. Zeynep ise başka bir dünyadan geliyordu. Duygusal zekâsı çok güçlüydü, her şeyin insan ilişkileriyle, duygusal bağlarla alakalı olduğunu düşünüyordu. Bu farklı bakış açıları zaman zaman onları birbirinden uzaklaştırıyordu. Mete’nin gözünde Zeynep, bazen gereksiz duygusal tepkiler veriyor, duygularını mantığa oturtamıyordu. Oysa Zeynep, Mete’yi çoğu zaman çok donuk ve duygusuz buluyordu.

İlk başta, bu çatışma küçük bir anlaşmazlık gibi görünüyor, ancak zamanla daha derinleşiyordu. Zeynep, ne zaman bir duygusal ihtiyaçla yaklaşıyor olsa, Mete hemen bir çözüm öneriyordu. Oysa Zeynep, bazen sadece birinin kendisini dinlemesini, anlamasını istiyordu. Mete’nin çözüm önerisi, Zeynep’in aradığı çözüm değildi; onun ihtiyacı, sadece empatik bir yaklaşımdı.

Bir gün Zeynep, uzun bir sessizlikten sonra konuştu: “Mete, neden her şeyin bir çözümü olmalı? Neden duygularımın ‘doğru’ ya da ‘yanlış’ olması gerekiyor? Belki bazen, sadece kendimi hissetmek istiyorum.”

Mete, gözlerini yoldan ayırmadan derin bir nefes aldı. Bu, ona Zeynep’in içsel dünyasına bir bakış fırsatı vermişti ama o an için bir çözüm üretemedi. Çünkü, onun için her şey çözüme kavuşması gereken bir meseleydi.

İçsel Mücadele – Zeynep’in Sesindeki Derinlik

O gece, Zeynep çok düşündü. Mete’nin çözüm odaklı yaklaşımını anlamıyordu, Mete ise Zeynep’in duygusal tavırlarını çözümsüzlük olarak görüyordu. Zeynep, Mete’ye biraz daha yakın olabilmek, onun dünyasında biraz daha yer bulabilmek için içindeki bu derin boşluğu nasıl dolduracağını düşünüyor, bazen de sadece şunları söylüyor: “Bazen bana çözüm değil, sadece dinlenmiş bir kulak lazım.”

Bu sözler Zeynep’in içindeki eksiklikti. Mete’nin çözüm odaklı yaklaşımını anlıyor, ama onun da duygularına hitap eden bir şeyler arıyordu. Bir gün, Zeynep, Mete’ye şöyle dedi: “Seninle konuştuğumda, bazen kendimi yalnız hissediyorum. Seninle paylaşmak istediğim bir dünyam var ama o dünyayı çözmene gerek yok, sadece dinlemeni istiyorum.”

İşte o an, Zeynep’in dünyası Mete’nin gözünde biraz daha farklı bir şekle büründü. Artık çözüm aramak yerine, sadece anlamaya çalışıyordu.

Müsaade Müsaade Mi? – Gerçek Bir Anlayışın Başlangıcı

Mete’nin Zeynep’e karşı olan yaklaşımında bir değişiklik olmuştu. Artık Zeynep’in söylediklerine, hissettiklerine farklı bir dikkatle yaklaşıyor, daha az çözüm, daha çok anlamak istiyordu. “Müsaade eder misin?” dedi, Zeynep’in içsel duygularını kabul eden bir ses tonuyla.

Zeynep, gözlerinde hafif bir gülümseme ile cevap verdi: “Müsaade etmekten çok, gerçekten seni anlamama izin ver.”

Ve böylece, iki dünya arasında bir köprü kurulmuş oldu. Bu köprüde, çözüm ve empati birleşiyor, her iki tarafta birbirini daha iyi anlama çabası gösteriyordu.

Hikayenin Sonu – Duyguların ve Çözümlerin Dengesi

Mete ve Zeynep’in ilişkisi, çözüm ve empati arasında bir denge kurarak daha güçlü bir hale gelmişti. Zeynep, artık yalnızca duygusal bir ihtiyaçla değil, aynı zamanda Mete’nin çözüm odaklı yaklaşımından faydalanarak da hayatında ilerleyebiliyordu. Mete ise, Zeynep’in içsel dünyasında çözüm aramak yerine, sadece duygularına değer veriyor ve onun dünyasında yer almaya çalışıyordu.

Şimdi, sizlere bir soru bırakmak istiyorum: Peki siz, hayatınızdaki ilişki ve bağlantılarda daha çok çözüm arayışı içinde misiniz, yoksa empatik bir yaklaşımı tercih mi ediyorsunuz? Bunu biraz düşünün, belki de bazen sadece “müsaade müsaade mi?” demek, o anki duyguyu anlamak için en doğru yaklaşım olabilir. Yorumlarınızı bekliyorum, hep birlikte paylaşalım.